“Sessizce bekliyoruz. Bizler daha küçücükken insanların zevkleri uğruna hayatlarını mahvettikleri canlarız. Annemiz yok, kardeşlerimiz yok, sıcak bir kucak yok. Onun yerine hastalık var, açlık var, acılar var. Yaşayabilmek için tutunacak bir dal arıyoruz. Bu neden senin elin olmuyor?”
Bu cümleler elbet onların değil ama onların gözlerine baktığımızda bunları anlatıyorlar, isyan ediyorlar biliyorum. İçimiz paramparça. Daha önce haberini yaptığımız 5 yavrunun ikisi maalesef melek oldu. Bu 3 bebeği yaşatmaya çalışıyoruz. Çok küçükken annelerinden ayırılarak kapımızın önüne atılan bu canlar gençlik hastalığı ve ciğer sorunları ile mücadele ediyorlar. Belki de son günlerini yaşıyorlar. Minicik yaşamlarında doğru dürüst sıcak bir kucak görmeden göçüp gidecekler. Artık yorulduk tedaviye destek istemekten. Tamam paranız yok belki ama gelin sevginizi paylaşın, geçici olarak sıcak yuvanızı açın.
Bir diğer insanoğlu gazabına uğrayan ve haftasonu Derneğimiz bünyesine katılan grubumuz ise iki tane minik kedicik.
Bir tanesi havalandırma boşluğunda 3 gün hayat mücadelesi veren, sesini her defasında duyuran ama sonuç alamayan, işyeri sahibi ile mücadelemiz sonucu duvarın kırılması ile ışığa kavuşan ancak iltihaptan kapanmış gözleriyle o ışığı da göremeyen, aç ve oldukça susuz kalmış minicik bedeniyle inatla yaşama tutunan “Yaşam” kedi. Şimdi klinikte tedavide gözleri yavaş yavaş açılıyor ancak onu çooook mutlu edecek yuvasını arıyor.
Diğer minnak ise çocukların elinde onu oyuncak etmesi sonucunda annesinin kesinlikle kabul etmediği PANDA bebek. 2 gün boyunca süren çığlıkları sonucunda apartman sakinlerinin dikkatini çeken ancak barınağa gönderilmesine karar verilen yavrucağı bir tanıdık aracılığı ile aldık ve geçici yuvasına biberonla beslenilmek üzere ulaştırdık. Obur ve oyuncu bir bebek gayet sağlıklı 2 hafta sonra sahiplendirmeye hazır olacaktır. Bence kaçırmayın.
Özetle hepsi sevgi dolu yuvalarını arıyorlar. Destek arıyorlar. Patilerinden tutacak meleklerini çağırıyorlar.